Anasayfa Haberler Kitap Eleştirileri Film Eleştirileri Yazılar

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Kitaplardan Medet Ummak ve Bulmak

Hayat engebelerle doludur, en ufak hayallerin peşinde de koşsan en büyük hedeflere doğru yürüsen de, bu engebelerle yüzleşmek, mücadele etmek zorunda kalırız. Bazen en ufak sorunların debdebesinde boğulur bazen büyük sıkıntıların deryasında kendimizi kaybederiz. Herkesin sorunu kendine büyüktür. Sorunlara takılıp orada kalmak ta kişinin kendisine bağlıdır. Yağmur gibidir insan, bazen meyve dallarında yeşerir bazen de boşuna akar hayatın yolunda...
Yazarın da kendince yaşadıkları vardı, yaşayıp ta bırakamadığı sıkıntıları, yormuştu onu ve artık bezgindi. Gündelik kurtuluş yollarına sarılır ve bunun adına sıkıntıdan kaçmak derdi. Kaçtıkça dahada saplanırdı zihninin içindeki korkunç karanlığına... Yürümeye verir kendini delicesine yürürdü nereye yürüdüğünü bilmeden, zihninin biraz olsun rahatlamasını istiyor ve beynindekileri yürüyerek yollara döküyordu. Aşıktı, geleceğe dair kaygıları geçmişe ait acıları vardı. Zihni geçmişe özlemle bakarken geleceğin kaygısını düşünüyor ve bu ikisi arasında mekik dokuyordu. Ne kadar da yorulmuştu yaşamaktan, yaşıyorum diyebilmek için onun artık bulduğu bir çözüm vardı ve bu okumaktı. Ağlamaktan aptallaşan surat ifadesi, okudukça derin çizgilere bürünüyor ve adeta kızaran bir elma gibi olgunlaşıyordu. Onu pişiren güneş ise çok sevdiği kitaplarıydı. Bu kadar büyük yaşarken sıkıntılarını ileriye dönük yaşama inancı vardı hem de dingin ve özümseyerek hayatı.

Bunu yapabileceğine sonuna kadar inanıyordu. O genç böyle yaşayacak ve çok mutlu olacaktı. “Peki nasıl olacak” dedi bu sırdaşı, okumakla dedi adam. Zaman geçti, adam felsefeden tarihe psikolojiden polisiyeye zıpladı durdu. Bazen uyuşturucu batağına düşen bir genç oldu, bazen silik bir devlet memurunun geçmişine sığdırdığı acıları yaşadı. Kimi zaman zirvedeki tarihi şahsiyetin yalnızlığına ortak oldu. Belki de sürekli başkalarının sıkıntısına, problemlerine koşmaktan ve insanların sorunlarına bir psikolog gibi gayet yararlı olan bu adamın bir tek kendine göre ilacı yoktu. Felsefeye daldı, kendini düşündü, tasavvufa daldı kendini buldu. Yaşamın derinliklerine dalarak kitapların içinde kendi realitesine ulaştı. Aslında bu yarattığı sanal bir dünya idi. Fakat oradan gerçeğe dönüşü bambaşka bir adam yapıvermişti onu. Artık oldukça kararlı duruyor, güçlü duruşu keskin bakışlarında mana buluyor adeta bir kudret abidesi gibi hayatın içine usulca süzülüyordu.

Bütün bunları yaparken kitapların deryasına dalıyor ve karakterlerin içinde kendine yer arıyordu. Zihnini dinlendiren bu adam sakin ve rahattı. Bu devam eden ruh hali ne kadar sürecek bunu bilmeden okuyordu sadece okuyor... “Ne yaptın?” dedi sırdaş, “kitaplardan medet buldum” dedi adam, “peki ya ben” dedi sırdaş, “okuyacaksın” dedi adam “okuyup kendini bulacaksın.” Geçmişteki yaşadıklarımıza, insanların hallerine, insanların anlaşılmaz tavırlarına tebessümle bakıp gülmeyi öğrenmesini istiyordu adam ve ona: “Anıların iyileri de vardır kötüleri de önemli olan bunların her ikisini de güzel bir şekilde anmaktır. Geçmişi tebssümle hatırla çünkü o geçmişte bende varım” diyerek düşünce deryasına bıraktı sırdaşını...


Hacı FİDAN

Hiç yorum yok: