Öncelikle kitabın yazarından,
Mıgırdiç Margosyan’dan bahsetmek istiyorum. O’nu anlatan ifadelerden en hoşuma
gideni şu: ‘Margosyan adeta bir kameranın
yapabileceği bir ustalıkla resimler çizebilmekte’ Marmara Gazetesi
Başyazarı Rober Haddeciyan’a ait bu sözler…
Margosyan’ın doğum yeri, okuduğum
kitabına da adını veriyor. 1938 yılında Diyarbakır’ın
Hançepek Mahallesi (Gâvur Mahallesi)’nde dünyaya gelmiş.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Felsefe bölümü mezunu olan Margosyan, 1966-1972 yılları arasında
Üsküdar Selamsız’daki Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesi’nde müdürlüğün yanı sıra
felsefe, psikoloji, Ermeni dili ve edebiyatı öğretmenliği yapmış Ermeni bir yazar.
Diyarbakır’da ‘gâvur’ olduğu için, İstanbul’da da
Diyarbakır’dan geldiği için dışlanan, ülkemizde ötekileştirilmesine rağmen birleştirici ve
kucaklayıcı bir üslup sahibi, kıymeti çok bilinmeyen, genelde yaşadıklarını yazan ve yazdıklarını
okurlara yaşatan bir yazar.
Kitabın; Mıgırdiç Margosyan
hakkında bilgi sahibi olunarak okunmasında fayda gördüğüm için kendisinden
bahsederek başlamak istedim.
---
Gelelim Gâvur Mahallesi’ne…
Kitabın orijinal adı Mer Ayt Goğmerı (Bizim Oralar). 1988’de
Ermenice kaleme alıyor Margosyan. Ve bu kitabıyla, Paris’te Ermenice yazan
yazarlara verilen Eliz Kavukçuyan Vakfı
Edebiyat Ödülü`nü alıyor. Daha sonra ise 1992 yılında, Türkçe olarak Gâvur
Mahallesi ismiyle yayınlanıyor kitap. Ayrıca Kürtçe’ye çevrilmişi de mevcuttur.
Margosyan kitabında, çocukluğunun
geçtiği mahalledeki yaşanmış öyküleri anlatıyor.
‘Yazılarımda, bizim oraları anlattım, gördüğüm ve yaşadığım gibi.
Tipleri ve adlarını hemen hemen aynen verdim, değiştirmeden oldukları gibi.
Onlardan, o bacolardan, o dayılardan, o amcalardan çoğu öte tarafa göçmüşlerdir.
Adları, hatıraları biraz da bu satırlarda, bu kitapta yaşasın.’
Kitap sizleri Diyarbakır’ın
sokaklarında gezdirirken;
Aslında birlikte yaşayabilmenin bölgede doğuştan gelen bir kazanım olduğunu,
Günümüzle kıyaslamalar
yapıldığında ötekileştirmenin bizlere
sonradan öğretildiğini,
Ve bizi biz yapanın farklılıklarımız olduğunu anlıyorsunuz.
Margosyan’ın samimi üslubu duyu
organlarınızı ve duygularınızı harekete geçiriyor. Okudukça yaşıyor ve
hissediyorsunuz. Margosyan, bir kameranın
yapabileceği ustalıkla resimler çiziyor…
Kısacası; Margosyan’la tanışmak
için güzel bir kitap…
---
Son olarak değerli yönetmen abim
Yusuf Kenan Beysülen’in, Mıgırdiç Margosyan’ın belgeselini hazırladığı süreçte
Margosyan’ı tanıdım. Umarım belgesel bir an önce tamamlanır ve izleme fırsatı
buluruz…
Muhammet
Benek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder